15 Aralık 2015 Salı

düşündüklerimden öte miyim?

Lafın neresinden tutsam, nereden başlasam bilmiyorum. kalemi elime almadan önce yazacak çok şey düşündüm, kafamda kendi kendime konuştum. ama bunları yazıya dökme cesaretini bulamadım. cesaretimi ararken düşüncelerim kayıp gitti.. işte düşüncelerimden bir tık ötede değilim. ne ilerideyim ne geride. sadece yalandan,kocaman bir boşluktayım. ne isteklerimi önemsiyorum ne yapmam gerekenleri. ne kendimi umursuyorum ne de çevremdekileri.. düşünesim, üzülesim, uyanasım, hissedesim.. hiçbiri gelmiyor içimden.

Geriyim, çoğu kişiden, olmam gereken mevkiden. ilerleme kaydetmem gerekirken her gün geriye döndüğümü, her seferinde başa sardığımı hissediyorum. kaybedecek kadar önemsenecek hiçbir şeyim yok, körü körüne bağlı olduğum tutkularım, peşinden gitmem gereken ideallerim, beni ayakta tutan hedeflerim yok. düşünmeye çalıştığım zaman aklımda beliren şeyler bile benimle kalmıyor. onlar da uçup gidiyor aklımdan.

etrafımdakiler.. bakıyorum, üzülmüyorlar, benim gibi hissetmiyor, düşünmüyor, umursamıyorlar ya da fark etmiyorlar. kimseye kendimi anlatmaya çalışmıyorum. anlatsam da anlamayacaklarını biliyorum zaten. artık bir şeyler yapmak için insanlara ihtiyaç duymuyorum. sanki ihtiyaç duyduğumda yanımdalarmış gibi.. zaten hiçbir zaman beni anlayan, dinleyen, güvendiğim bir dostum olmadı. ben kendi kendimin dostu oldum hep. kendimi dinleyip kendime akıl verdim. kendime kızıp kendimi teselli ettim.şu durumda 'insanlar' kelimesi benim için boş bir topluluk. kalabalık. insanlar bencil, insanlar üzüyor, düşünmüyor.. soyutluyorum artık kendimi, korkuyorum onlardan, uzak duruyorum, ayak uyduramıyorum. izliyorum sadece ama çoğu zaman kaçırıyorum, yetişemiyorum. kendimi hiçbir zaman onlardan biri gibi göremiyorum. sıkılıyorum her şeyden. duygularım bile benimle kalmıyor, terk ediyorlar beni. doya doya yaşayamıyorum, hissedemiyorum. sevemiyorum. kendimi sevdiremiyorum.

bazen normal olmak istiyorum.
herkes gibi, sıradan.
insanlara kendini anlatmaya çalışacak kadar karmaşık duyguları olmayan, üzülmeyen, düşünmeyen, içine atmayan biri. ama artık içinde bulunduğum duruma öyle bir alışmışım ki herkes gibi olsam kendimi garipseyeceğim gibi geliyor. tuhaf gelmiyor artık, şaşırmıyorum yalnız olmama.

ama en azından yazabilirim, düşündüklerimi mürekkepten kağıda akıtabilirim değil mi? yazmayı sevdiğimden değil bu yazıyı konuşturma merakım. hatırlamak için de değil. hatırlamaya değer şeyler de yaşamıyorum zaten. yazmak benim için yalnızlığımı paylaşmak, içimi dökmek, kendimle yüzleşmek. insan duygularını yaşadığı, birbirine karıştırdığı anda sıcağı sıcağına karar veremiyor, düzgün düşünemiyor. yazıyorum ki, hislerimin tazeliği acımasızlığı gitsin, mantığım kalsın geriye..